BozcaadaHABER - Mobil


Emek ve çabaya karşı güçlü bir rakip: Kolay Kazanç

Tarih: 12-12-2017 20:58
4032 Okunma

Geçen günlerde bağdan üzüm kesiyorum… Birden canım sıkıldı. Üzüm yetiştirme zor bir iş, dedim kendi kendime. Budama, sürme, kükürt, göztaşı, filiz, dip gibi işleri yıl boyu bitiremezsin. Yine de yetmez. Yağmur yeterince yağacak, sıcaklıklar düzenli olacak, nem oranları binbir türlü faktör uygun olacak. Zor ve meşakkatli yolun sonunda üzümler olmuştur. Gururla bağa bakarsın ve tam nefes alacaksındır. Yeni bir sorun daha: Bu üzümler nasıl değerlendirilecek? Bu kadar zahmetten sonra yetiştirdiğin ürünü almak için sıraya girmiş alıcılar beklerken… Yeni bir can sıkıcı süreç daha…

“Emek vererek kazanmak zor iş”
Neyse, ben bunları düşünürken adamızın genel problemleri geldi aklıma. Takip edenler varsa hatırlayacaklardır; bu köşede Bozcaada’nın en önemli meselesinin insan kalitesi olduğu sıkça vurgulanır. İnsan kalitesini de mevcut somut koşullardan bağımsız düşünemeyeceğimize göre; bağcılığa şöyle bağlayabiliriz:
Bir bağcı, bağını sattığında elde edeceği parayı, yüz yıl üzüm yetiştirse alamayacaktır. Bu koşullarda onun kahramanca bağcılık yapması zordur. Bu da insanları emek sarf ederek geçimlerini sürdürme anlayışından uzaklaştırmaktadır. Bu durumda babalarımızın atalarımızın binbir zahmetle yetiştirdikleri bağları satarak çok uzun olmayan bir saltanatı sürmek daha cazip görünmekte.
“Emek vererek kazanmak zor iş”
***
İşin bağcılık ve arsa spekülasyonu kısmı özetle bu şekilde. Bazı daha akılcı hareket eden komşularımız ise, bağ satarak kazandıkları parayı kişisel refahlarına harcamayıp, otel pansiyon inşa ederek, yatırıma dönüştürüyorlar. Buraya kadar güzel. Ancak turizm sektörü de bağcılık kadar zahmetli olmasa da kolay değil. Temizlik, yıllık bakım ve onarımlar, personel problemleri, vergiler, denetimler, sezonun kısalığı; bir sürü sorun yine karşımızda.
Birinci nesil bu meşakkatli sürece katlanır. Çünkü bağcılık ve balıkçılıktan geldiği için zorluklara katlanma azmi olan insanlardır bunlar. Ayrıca turizm işletmeciliği her ne kadar emek istese de bağcılık kadar zahmetli değildir. Üstelik gelir seviyesi de daha fazladır.
Ancak o da ne! Emek vererek elde edilen kazancın karşısında bir rakip daha var: Kiralama. Bir sürü zahmete katlanıp, çaba ve emek harcayarak riske girmek yerine kurulan oteller, pansiyonlar ve lokantalar kiralanır. Hem de neredeyse kendi kazandığı paranın tamamını kira olarak tahsil edebileceği, kiracılar bulunmaktadır.
“Emek vererek kazanmak zor iş”


Bozcaada’nın iki temel geçim kaynağı ne yazık ki satılarak el değiştirme ya da kiralama tehdidi altındadır. “Allah satılmayacak mal vermesin” ya da “kiralama neden tehdit oluyormuş” diyenlerimiz olacaktır. Haklıdırlar, mal satılmasında ya da kiralanmasında meşru olmayan bir durum yoktur.


Ancak bu meşru ticari etkinlikler, insanlarımızı biraz da hazır emek karşılığı olmayan gelire alıştırmıyor mu? 
Bu köşede hazır gelen kazancın ne tür insani deformasyonlara yol açabileceğini tartışabilirim. Fakat bunu yazmayacağım. Emeksiz kazancın yaratacağı insani problemlerin neler olabileceğini bu yazıyı okuyanların daha iyi yorumlayacaklarından eminim.


“Emek vererek kazanmak zor iş”. 
Ne olursa olsun “Kazanç, bir emek karşılığında olmalıdır.”

YORUM YAP

FACEBOOK YORUM YAP


YAZARIN DİĞER YAZILARI