BozcaadaHABER - Mobil


Şikayet ve adalılık!

Tarih: 30-05-2019 23:31
4425 Okunma

Kimse kusura bakmasın, yok İstanbullular, yok forumcular… Adalının adalıya verdiği zararı kimse vermiyor. 

Bu söylediklerimi birileri “Aaa adalıyı kötülüyor” falan diye çarpıtacağını biliyorum ama bu gerçeği de adada doğanlar, büyüyenlerin birçoğu söylüyor. Hele iki aydır “onun orası kaçak, bunun burası kaçak, onun yerini mühürlemişler, burayı bilerek mühürlemiyorlar” gibi muhabbetler tavan yaptı.

Bozcaada Haber Ödülleri Gecesi’nde yaptığım konuşmalarda da sık sık zedelenen ve gittikçe kötüye giden “komşuluk” ilişkilerine değinmiştim. Son günlerde adada kulak misafiri olduğum konuşmalar, dedikodular, yaşanan bir takım olaylar maalesef bunu haklı çıkarmaya devam ediyor.

Gerçekten çok üzülüyorum. Herkes birbirini şikayet ediyor,  pansiyoncu karşısına pansiyon açan adalıyı, kafe işleten yanında kafe açanı, tadilat izni yok diye, yabancı kadın çalıştırıyor diye, masalarını şikayet ediyor, sandalyelerini şikayet ediyor…

Bir gün emniyetten bir tanıdığıma dedim ki, “Neden her sene Bozcaada’da bu yabancı kadın çalıştıran işletmelere yönelik cezai işlem yapıyorsunuz. Türkiye’nin her yerinde Suriyeli’den tutun, çeşitli ülkelerden gelen binlerce çalışan var, neden Bozcaada bu konuda çok daha katı?” Dedi ki, “Serkan evet her yerde var ve göz yumuluyor, ama adada şikayet ediyor herkes birbirini. Şikayet olunca da işlem yapmak zorunda kalıyoruz. Hep de komşu komşuyu ediyor.”

Sonrasında da laf “Adaya sonradan gelenlere, forumcu vs” dediklerine geldi ve ekledi, “Forumcular, İstanbullular sadece doğaya, çevreye yönelik şeyleri şikayet ediyor. İş yerlerini  falan hep adalı birbirini şikayet ediyor.”

Evet, turizm neticesinde artan rant ve rekabet ile birlikte belki daha fazla kazanıyoruz ama eski komşuluk hukuku hak getire. Tabii bu durumun son yıllarda bu kadar artmasının nedeni biraz da fahiş oranda açılan pansiyon, otel, kafe vs ile eş değer rekabet ortamı. Önceki yıllarda iyi de yapsa, kötü de yapsa herkes kazanıyordu, çünkü konaklamadan tutun tüm işletmelerin sayısı talebe eş değer, bazı zamanlarda da yetmiyordu… Şimdi artık rekabet var ve sadece "iyi olmak” bile yetmeyebiliyor!

Bu durumun asıl nedenlerinden biri mi diyeyim, yoksa bu durumun önüne geçilmesinin yolu mu diyeyim bilemedim ama tek çare eşit, adil ve vicdani “denetim” mekanizması. Eğer denetim mekanizması iyi ve adil işlerse bu durumun önüne biraz olsun geçilebilir. Aksi halde bu gittikçe artacağa benziyor.

Son olarak bazen belediye ile ilgili de şöyle iddialar iletiliyor: “Belediye bazen birinin basit pergolesine engel oluyor ama daha büyük şeyleri görmezden geliyor. Bazen yalandan mühürleniyor, sonra tekrardan bir şekilde yoluna sokuluyor. Bazen de topu taca atmak için, çevre şehirciliğe gönderiliyor.” Dediğim gibi bu sadece maruz kaldığım muhabbetler.

Ama buradan şunu söylemek istiyorum; 
O kadar çok kaçak olduğu ileri sürülen yapı var ki, 
O kadar çok açılan veya mühürlenen beach var ki, 
O kadar çok mühürlense de faaliyete devam edilen yapı, işletme veya benzeri yer var ki,
O kadar çok İmar Barışı'na aykırı uygulama var ki,
Sadece bu konulardan her gün onlarca haber üretilebilir.

CİMER, KUDEP, Mavi Masa, Anıtlar Kurulu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi başvurulacak merciler varken, Bozcaada Haber’e konuları göndermeniz bizlere ne kadar güvendiğinizi gösteriyor. Fakat el insan; biz hangi birini haber yapacağız? 

GEYİKLİ, ORUÇOĞLU VE BOZCAADA

Edindiğimiz bilgilere göre, Bozcaada Kaymakamı İbrahim Gültekin, Bozcaada Belediye Başkanı Hakan Can Yılmaz, Bozcaada Turizm İşletmecileri Derneği Ülke Diler ve birkaç isim daha toplanmışlar ve adada günübirlik türizm baskısını azaltmak için adadan dönüşlerde son feribot seferinin 22.00’de olması konusunda fikir birliğinde bulunmuşlar. Gestaş da bunu baştan kabul etmiş.

Ancak  iddialara göre, 31 Mart’ta başkanlık koltuğuna oturmayı başaran AKP’li Geyikli Belediye Başkanı  Mevlüt Oruçoğlu, Gestaş’a baskı kurmuş ve ada yönetiminin aldığı karara karşın Bozcaada’dan Geyikli’ye gece 23.30’da sefer koydurmuş. Biz de bunu haber yapınca ertesi gün Başkan Oruçoğlu beni aradı. Telefonda çok samimiydi, nazik ve kibar konuştu. Oruçoğlu, 23.30’da sefer olmasını istediklerini kabul ediyor ama baskı yapmadıklarını, hiçbir kuruma baskı yapılmadığını dile getirdi. Ancak Geyikli belediye başkanı olarak da kendisinin Geyikli’nin çıkarlarını düşünmek zorunda olduğunu da ekledi. Bozcaada’ya rakipmiş gibi algılanmasını istemediğini, adaya çok önem verdiklerini dile getirdi tüm adalılara da selam söyledi.

Şimdi Oruçoğlu’nun açısından baktığınızda Oruçoğlu kendi beldesinin çıkarlarını düşünmekte haklı, bunu istemesi gayet doğal. Bozcaada yönetiminin de aynı şekilde buna karşı çıkması normal… Ki Oruçoğlu bunu Geyikli’ye gelen turistlerin günübirlik adaya gelebilmesi ve  yatmaya Geyikli’ye dönebilmesini istediği için burada ev sahibi yine Bozcaada ve Başkan Yılmaz’ın da  sosyal medyadan ima ettiği gibi misafir olduğun evin kurallarını ev sahibi belirler.

Burada asıl mesele en çok para kazandığı Bozcaada’nın kararını değil de Geyikli’nin talebine kulak veren GESTAŞ. Gestaş ev sahibinin sözüne zaten yıllardır kulak vermiyordu, yıllardır sorunlarına kulak tıkıyor,  hatta zaman zaman sefer tarifelerini değiştirirken bile haber vermiyor. En basitinden adada kış turizmini canlandırması hedeflenen hafta sonu gece seferini iki senedir uygulamayan Gestaş'ın, Geyikli'nin bu talebine bir çırpıda "hayhay" demesi de bunun kanıtı. Oysa 3 yıl önce başlayan ve sadece bir kış devam eden sadece hafta sonları gece seferi uygulaması sonraki yıllarda devam etseydi, üç seneden bir alışkanlık oluşmuş olacaktı. Gestaş önce siyasi erkin taleplerini, sonra da kârını düşünüyor. Adalının haklı taleplerini ise ne yazık ki her seferinde rafta bekletiyor. 
İddia ediyorum! Hakan Can Yılmaz yarın AKP’ye geçsin, Gestaş bırakın 22.00’yi  Bozcaada için son feribotu öğlen ikiye bile çeker!

YORUM YAP

FACEBOOK YORUM YAP


YAZARIN DİĞER YAZILARI