BozcaadaHABER - Mobil


Ayazma Plajı’nı deniz salyası kaplarsa ne yapacağız?

Tarih: 15-06-2021 22:46
3997 Okunma

Bir lodos sabahında Ayazma’yı boydan boya müsilaj kapladığını gördüğümüzde ne yapacağız?

Bu aralar bana çokça, “Aman deniz salyası hakkında haber yapma, biteriz” şeklinde uyarılarda bulunanlar oldu.

Bozcaada’da gazetecilikte en çok zorlandığım iki grup var. Birincisi adada keyfi yerinde, tabiri caizse tuzu kuru, turist falan gelsin istemiyor. Bu grup ada turizmine en küçük katkı yapabilecek haberlere nefret kusabiliyor. 

İkinci grup ise mübarek Mevlana gibi, “Ne olursan ol gel” diyor ve en küçük olumsuz haberlere “Ada turizmini baltalıyorsunuz” şeklinde tepki gösteriyor. Bu grup da, adada cinayet işlense, adada deprem olsa, adada günde 100 korona vakası görülse de, konuşulmasını, yazılmasını, paylaşılmasını istemiyor. Bunlar için de tek dert para... Hatta bu grup zaman zaman, adadaki bir sorunu sosyal medyada paylaşan adalılara, tatilcilere de tepki gösterebiliyor. 

Geçen kışın başında, Bozcaada’da alınan önlemler, uygulamalar neticesinde temmuzun ikinci haftasında kadar adada bir tane bile Koronavirüs vakası görülmemişti. Tabii basın için önemli olan bu durum DHA, AA gibi tüm ajansların, gazetelerin kulağına gitti. Bununla ilgili haber yapacaklarını anlayınca da bu haberi ajansın yasal muhabiri olarak ilk biz yaptık ve ulusal gazetelerde, televizyonlarda, “Bozcaada sezona sıfır vaka ile giriyor” başlığı ile duyurulmuştu.

Tabii bu habere, üstte saydığım ilk gruptan, “Nasıl böyle bir haber yaparsın, sırası mı şimdi, senin yüzünden akın akın insan gelecek” şeklinde tepkiler gelirken, ikinci grubun gözünde ise neredeyse kahraman gibi olmuştum.  

Hatta adada sevdiğim bir abi sezon ortasında, “Serkan sana plaket vermeleri lazım, sayende bak iyi sezon geçiyoruz” deyince ben de “Sağ ol abi ama bazıları da linç etmeye kalktı bu haber yüzünden. İşte gazeteciliğin fıtratlarından, kimi memnun, kimileri de tepkili idi” diye karşılık vermiştim.

Ama ada küçük olduğu için, gazeteciye daha çabuk ulaşabiliniyor, neyin haber olup olmayacağını sana söyleyebiliyorlar, tepki gösterebiliyorlar, "aman şunu yazma, şunu yazabilirsin" diye rahatça bastırabiliyor. 

Örneğin Çanakkale’de müsilaj ile ilgili haber yapan gazetecilere, “Sakın bunu haber yapma, turizm etkilenir” diye pek söyleyen olamaz. Ama inanın Bozcaada’da en az benim kadar neyin haber olup, neyin haber olmaması gerektiği konusunda “yetkin” çok gazeteci var…

Geçen yıl  sıfır vaka ile adamızı duyurduğumuz anlarda Kaymakam İbrahim Gültekin’in makamında yapılan toplantıda MHP İlçe Başkanı Haluk Doğan, “Peki, adada vaka gözükürse haberini yapabilecek misin?” diye sordu herkesin içinde. Ben de “Tabii ki, hiç affetmem” dedim. Toplantı sonrasında “Aman Serkan sen gene de vaka çıkarsa haber yapma” diyenler oldu. 

Ki o dönem hiçbir yerde, örneğin Çanakkale’de "bugün şu kadar vaka görüldü, Lapseki’de bugün şu kadar vaka görüldü” diye haber yapılmıyordu. Biz ise adada görülen vakaların haricinde, Çanakkale il ve ilçelerinde temmuz ayında ne kadar vaka görüldüğünü bile açıklamıştık. O zamana kadar Çanakkale’de hiçbir şekilde kaç vaka görüldüğü yazılmazken bunu Bozcaada Haber olarak biz açıkladığımızda diğer ilçelerden haberimize tepki geldi ve bakanlıktan haberi kaldırmamızı rica ederken, kaldırılmadığı takdirde hakkımızda dava açılabileceğini de söylemişlerdi. 

Neyse ki, geçen sezon turizm yönünden de iyi geçti, sağlık açısından da... Bu senenin mart ve nisan aylarında ise sıkça görülen vakalarla ilgili haberler de bu kez ikinci grubun tepkisine neden olurken,  bu kez “Neden vakaların ismi açıklanmıyor” diye tepki gösterilmeye başlandı. 10 gün önce yaptığmız, “Bozcaada vakaları sıfırladı, sezona hazır” haberinde de iki grubun tepkisi tabii değişmedi.

Şimdi ise konu, ‘Deniz salyası’ olarak bilinen müsilaj… 1 hafta önce, “Adalı balıkçılar deniz salyasından dertli” diye haber yaptım. Ulusal basında da çıktı… “Ne gerek vardı” diye çıkışanlar oldu.

Yazının başında sorduğum soruyu tekrar edeyim, “Bir sabah bütün Ayazma’yı müsilaj kapladığını görürsek ne yapacağız?”

Hadi gazeteciye “Sakın yazma, turizm biter” deriz de, adada olan misafirlere “Bu müsilaj değil, doğal bir şey, hatta sağlığa faydalı” mı diyeceğiz? Ya da müsilaj fotoğrafını çeken sosyal medyada paylaşanları bulup tek tek sildirecek miyiz?

Dün yine ajanstan aradılar, “Belediye limanda müsilaj temizliği yapmış, haberini geçsene” diye. Ben haber etmeden onların kulağına gitmiş. Ama ben daha bir hafta önce müsilaj ile ilgili haber yapmıştım. Şu an için tekrardan haber yapacak boyutta olmadığı için, gerekli bilgiyi vermekle yetindim. Bir nevi geçiştirdim. Ama yarın sahilleri kaplarsa bunu ben saklasam da (ki saklamam), sosyal medyada, her yerde paylaşılıp, konuşulacak değil mi?

Daha önce asbest olayında dediğim gibi, artık Bozcaada’da iyi ve kötü her şeyi biz yazmasak da bizden önce yazanlar, paylaşanlar oluyor. En azından biz doğrusu neyse onu aktarıyoruz. Ama asbest olayındaki gibi gerçeği gizlemek, halının altına süpürmek, yok saymak, artık sosyal medyanın çok güçlü olduğu dönemde adada da mümkün değil ki bu daha çok ters teper ve tepiyor da…

Ve yine daha önceden söylediğim gibi, Bozcaada Haber olarak bizim için sağlık, insan hayatı turizmden de her şeyden de önce geliyor. Bu yüzden kimse bizden turizmi, insan sağlığı ve insan hayatından öne koymamızı beklemesin. 

 

YORUM YAP

FACEBOOK YORUM YAP


YAZARIN DİĞER YAZILARI